Football is for you & me, not for fucking industry

18 Aralık 2009 Cuma

Ve Roberto Carlos Gitti...

Geldi, gezdi, kazandı, gitti...

Oynadığı reklamların hepsi aklımızda, oynadığı futboldan aklımızda kalan çok fazla anı ise yok gibi. Sadece güler yüzlü olması, insanlarla sıcak iletişim kurması birilerine fazlasıyla yetti arttı. İyi para kazandı, rahat ve huzurlu günler geçirdi, reklamdan reklama, tanıtımdan tanıtıma koştu. Brezilya'da herkes Fenerbahçe ismini biliyor. Hoş eskiden de biliyordu Fenerbahçe ismini Brezilyalılar.

Didi, Parreira, Zico ve Carlos...

Didi, Parreira ve Zico şampiyonluklar bıraktı, Carlos ise bir koşu simit almaya gitti, gidiş o gidiş. Olsun bu şehirden bir Roberto Carlos geldi ve geçti. Bazıları gelişiyle kıskançlıktan ölürken, bazılarımız ise gidişiyle bir nefes aldık. Hoşçakal gülen adam.

Unutmadan bu şehirden bir zamanlar bir Pierre Van Hooijdonk geçmişti. Kalbimizi delip geçmişti. Rakiplere sahayı dar edip geçmişti. Karlı bir Ankara havasını ısıtıp golünü atıp kaleye geçmişti. Rakip sahanın her yerinden kalecileri delip geçmişti. Reklamlara çıkmış hepimizin televizyon ekranlarını delip geçmişti. Bu şehirden bir zamanlar Aziz Pierre geçmişti. Geldiği andan gittiği ana kadar her hareketi gözlerimizin önünden bitmek bilmeyen bir film şeridi olarak geçiyor, geçiyor...