Football is for you & me, not for fucking industry

29 Aralık 2009 Salı

Resmi sitede 2 haber ve kurumsal Fenerbahçe yanlışları

Resmi siteden iki haber...
1- Çalışanlarımız için yeni yıl partisi

Haberi okuyunca sanıyorsunuz ki Fenerbahçe Spor Kulübü bütün çalışanlarını kucaklayan bir yeni yıl partisi düzenlemiş. Oysa biz biliyoruz ki o parti seçkin davetliler, kulüp çalışanlarından bazıları ve yönetim kurulu içindir. Zaten Fenerbahçe sadece halktan değil kurumsal yapısı içinde bulunanlardan da kopuktur. Resmi site haberini yapar, okuyan ve gerçeği bilmeyenler "vay be, kulüp ne büyük bir parti yapmış!!!" der.
Bizce haberin başlığı şu olmalıydı :
Bazı çalışanlarımız ve seçkin davetlilerimiz için parti verildi.
Kulubümüz çalışanı olup bu partiye davet edilmeyenler yani katılamayanlar resimlere bakarak yaşananlar hakkında bilgi sahibi olabilirler...
.
"Zeki Rıza Sporel' den Lefter Küçükandonyadis'e, Halit Deringör'den Can Bartu'ya, Ogün Altıparmak' tan Cemil Turan'a, Fenerbahçe tarihine damgasını vurmuş efsanelerin forması klasik çubuklu forma , 26 Aralık Cumartesi gününden itibaren Fenerium mağazalarında büyük Fenerbahçe taraftarıyla buluşuyor..."
Bu konuya yönelik yorumlarımız aşağıdadır:
- Zeki Rıza Sporel isminin nihayet bir haberde geçmesi son derece sevindiricidir. Ancak Zeki Rıza döneminde giyilen formalar ile Lefter döneminde giyilen formaların hiç birisi birbirini tutmaz ve Fenerium tarafından çıkarılan çubuklu forma efsane forma değildir.
- Ne sarısı doğru tondadır, ne laciverti. Ne de çubukların genişliği... Hatta ay-yıldız arma bile farklıdır. Zaten isimleri sayılan futbolcuların neredeyse hepsi farklı dönemleri ve farklı dizaynları temsil eder. Ancak Fenerium bu efsane çubuklu forma girişiminde 3-4 sene önce çıkarılan ve çok kısa süre piyasada kalan formanın bile gerisinde kalmıştır.
- Ogün Altıparmak döneminde zaman zaman giyilen çubuklu formaya benzetilmeye çalışılmış ancak renk-çubuk genişlikleri ve ay-yıldız arma örgüsü, yaka ve kol bantları Fenerbahçe'nin hiç bir döneminde aynı anda bir forma üzerinde yer almamıştır. Ve Fenerbahçe tarihinin efsane klasik çubuklu forması bu değildir. Ancak nostalji forma olarak isimlendirilebilir. Zeki Rıza-Lefter-Halit Deringör-Can Bartu ve Cemil Turan bu satışa sunulan formayı giymemişlerdir. Dizaynlar ve renk tonları hep farklıdır. Bu dizayn, bu renk tonları ve ay-yıldız arma bire bir olarak hiç bir Fenerbahçe formasında kullanılmamıştır.
Lacoste ürün sorumlularını Fenerium'a getirmek belki iyi bir iştir. Ancak Fenerbahçe tarihine atıfta bulunarak bir ürün çıkarılırken tarihi bilen, formaları bilen kişilere danışılması doğru olandır. Bu forma yine iyi satış rakamlarına ulaşır. Yüksek fiyatı ile yine gelir getirir.
Ama kırk yılda bir efsane futbolcularımızın ismini aynı haberde kullanırken, bari çıkan ürünün o kişilerden birisi tarafından giyilmiş olan bir forma ile aynı olmasına özen gösterseydiniz.
Aaa pardon unuttum, önemli olan kasaya giren miktar, yoksa özüne sadık kalmak değil. Zaten Fenerbahçe kurumlarında Fenerbahçeliler çalışmıyor nasıl özümüze sadık kalsınlar???

27 Aralık 2009 Pazar

Fenerbahçe Kurucusu Ziya (Nurizade) Songülen’in hayatından kesitler.

Bu yazı FBSK Kurucusu Ziya Nurizade Songülen’in hayatından kesitleri içerir. Tüm anlatım torunu "Nazan Songülen Karakaş" tarafından 04.04.2008 tarihinde yapılmış ve aynen yayınlanmıştır. Bu vesile ile kurucularımız Necip Bey ve Ayetullah Bey ile ilk başkanımız ve kurucumuz Ziya Songülen Bey'in aziz hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğliyoruz. Mekanları cennet olsun. Bizlere bıraktıkları dünyanın en büyük sevdası için sonsuz teşekkürlerimizle...


ZİYA NURİZADE SONGÜLEN
Anne Tarafı:
-Halil Rıfat Paşa (Damat/Kaptan Paşa) ile Padişah II. Mahmut’un kızı
Saliha Sultan evleniyorlar.
-İki çocukları oluyor. Ayşe Sıdıkka ve Mahmut Celalettin Paşa
-Ayşe Sıdıkka ile Şuray-ı Devlet Başkanlığı, İstanbul Şehreminisi,
Adliye Nazırlığı ve Hariciye Nazırlığı vazifelerinde bulunan
SERVER PAŞA (1821-1886) evleniyor.
-Üç çocukları oluyor: Ayşe – Azize – Fatma

Baba Tarafı:
-Londra Sefiri Nuri Bey’in oğlu Şuray-ı Devlet Başkanlığı, Urfa Valiliği, Edirne Valiliği, Hariciye Nazırlığı vazifelerinde bulunan ASIM
PAŞA ile Abdullah Efendinin (Kafkas) kızı Fatma Bergis evleniyorlar.
-Üç çocukları oluyor: Pakize – Fitnat – Suad


Ziya Nurizade Songülen Doğuyor:

-Suad Bey ile Azize Hanım evleniyorlar.

-Üç çocukları oluyor: Fahire – Ziya – Mahmut

Ailenin Devamı:

-Ziya Bey (Ziya Nurizade Songülen) Alman asıllı Erna Valentine
Meyer ile evleniyor.
Üç çocukları oluyor: Azize – Güzel – A.Server

- 2 -


Ziya Bey 1886 yılında İstanbul’da dünyaya geliyor. Köklü bir Osmanlı ailesinin üyesi. Aile ileri görüşlü, modern ve eğitimli. Halil Rıfat Paşa’dan başlayarak, Server Paşa, Asım Paşa ve babası Suad Bey; sadrazamlık, Kaptan Paşalık, Valilik, Şuray-ı Devlet Başkanlığı, Şehreminilik, Adliye Nazırlığı, Hariciye Nazırlığı, Büyükelçilik gibi devlet vazifelerinde bulunuyorlar. Ağırlık Hariciye Nazırlığı ve devleti yurt dışında temsil etme görevlerinde.
Suad Bey ve Azize Hanım kendi aile büyüklerinden gördükleri gelenekle, oğulları Ziya’nın çok iyi eğitim almasını sağlıyorlar. Okul çağına kadar hem Osmanlı terbiyesi alan, hem de İngiliz mürebbiyelerle yetişip Avrupai terbiye alan Ziya Bey, St.Joseph Fransız Lisesinde eğitimine devam ediyor. Burayı bitirdikten sonra yüksek tahsil için İngiltere’ye gidiyor.
İstanbul’a dönüşünde; İngilizce ve Fransızcaya hâkim olması, saraya yakın köklü bir Osmanlı Ailesinden olması, ailenin yurt içi ve dışında geniş diplomatik ve dost çevresine sahip olması ve iyi eğitimi nedeni ile Düyun-u Umumiye de vazife alıyor.

Ziya Bey açık renk saçlı, mavi gözlü, oldukça uzun boyu (1.95-2.00) ve iri yapısı dolayısıyla, arkadaşları arasında “Fil Ziya” diye anılıyor. (Muhtemelen St. Joseph’de takılan bir lakap)

Dostları arasında sevilen, iyi yetişmiş, mali olanakları oldukça iyi bir genç olan Ziya, İngiltere’de gelişmiş olan spor sevgisini, arkadaşları
Ayetullah Bey ve Necip Bey ile futbol takımı kurarak pekiştirmek istiyor. Bu işe giriştiklerinde: Ziya Bey: 21 Ayetullah Bey:19 Necip Bey: 16-17 yaşındalar.

- 3 –
Kulübün kurulduğu yıllar, hafiye takiplerinin yapıldığı, sürgün ve hapse atılma tehlikesinin olduğu seneler. Üç arkadaş her türlü zorluğu ve tehlikeyi göze alarak takımı kuruyorlar. (NOT: Ziya Bey’in anneannesinin kardeşinin Mahmut Celalettin Paşa ve onun oğlunun Prens Sabahattin olduğu düşünülürse, bu takımın kuruluşundaki ekstra zorluklar anlaşılabilir. Ailenin bu kanadı 1924 yılında, Osmanlı Hanedanının diğer üyeleriyle birlikte sınır dışı edilmiştir.)

Kuruluş sırasında tüm ihtiyaçları Ziya Bey şahsen karşılıyor. Formalar, ayakkabılar, top ve gereken her şey Ziya Bey tarafından İngiltere’de yaptırılıp getirtiliyor. Rahat antrenman yapılabilinmesi için, Papazın Çayırı denen yer yine Ziya Bey tarafından kiralanıyor. (NOT: Bu yer şimdiki Ş.Saraçoğlu Stadının olduğu yer... Satın mı alınıyor, kiralanıyor mu emin degilim? Evde büyükler bu olayı anlatırken 20 veya 200 Reşat Altını gibi bir rakamdan bahsederlerdi. Bu konuşmalardan 2 ve 0’lı bir sayı olduğunu hatırlıyorum, ama tek sıfır mı, iki sıfır mı anımsayamıyorum).

Ziya Bey, ilk sene takımda aktif olarak futbol oynuyor. Aynı zamanda kulübün ilk Genel Başkanlığı görevini de yapıyor. Bir sene bu görevde kalıyor. Arkadaşlar arasında bir anlaşmazlık çıkıyor, Ziya Bey’i darıltıyorlar ve Ziya Bey kulüpten ayrılıyor.
Bütün bunlar yaşanırken, ülkenin siyasi durumu iyice karışıyor. Daha evvelce saymış olduğum özellikler Mustafa Kemal’inde dikkatini çekiyor ve Ziya Bey’i bir görevle Avrupa’ya yolluyor. Ailece bilinen ve yazılı olmayan gerçek, para işlerinin içinde olan Ziya Bey’in silah ve cephane alımı için Mustafa Kemal’e finansman sağladığıdır.

Vazifeli olarak gittiği Avrupada( NOT:1918 veya 1919, muhtemelen 1918) gittiği yurt dışı seyahatinde (NOT: Benim İngiltere diye bildiğim, annemin Viyana diye ısrar ettiği ve bir türlü uzlaşamadığımız seyahat...) Erna Valentin Meyer isimli Alman bir genç kızla tanışıyor. Erna Alman bir bankerin kızı, iyi yetişmiş, eğitimli, konservatuar mezunu, çok güzel bir kadın. Piyano çalıyor ve resim yapıyor. Akıcı İngilizce ve Fransızca konuşuyor ve yazıyor. Birbirlerine âşık oluyorlar ve evleniyorlar.

Türkiye’ye dönüşlerinde, Mustafa Kemal görev verdiği için İstanbul’da oturamıyorlar ve Ankara’ya gidiyorlar. O zamanın şartlarında Ankara’ya gidiş epey yorucu oluyor. Atatürk oradaki evlerinde çifti ziyarete geldiğinde, kendisine servis yapılırken kullanılan, yeşil, altın yaldızlı Limoge takımı çok beğeniyor. Ziya ve Erna çifti de jest yaparak bu çay takımını kendisine hediye ediyorlar. Bu takım uzun yıllar Çankaya Müzesinde sergileniyor. Şimdi kim bilir nerededir? (NOT: Bu takımın geri kalan kısmı, Kandillideki köşk 1972 senesinde yanana kadar, kullanıldı)
Ankara’da Ziya Bey ile Mustafa Kemal’in ortak yaptığı çalışmalar var. (NOT: Hangi konuda olduğunu bilmiyorum, muhtemelen mali konular ve Düyun-u Umumiye işleriyle ilgili.)
Ankara sonrası yaşam İstanbul’da, Boğaziçi’nin Anadolu yakasında Kandillideki Server Paşa Köşkünde sürüyor.
Çiftin 3 çocukları oluyor: Azize – Güzel – A.Server

Ziya Bey Türkiye’deki ilk seyahat acentesi NATTA’ nında kurucusudur. Bu acente 1925 yılında Pera Palasın altında kuruluyor. İkinci ofis GS Lisesi karşısında Tokatlıyan Oteli yanında açılıyor. 1934 de Karaköy’de bir şube daha açılıyor. (NOT: Yeri galiba şimdiki Ziraat Bankasının olduğu yer?) 1934/35 de Ziya Bey sağlığı bozulduğu için ayrılıyor. (NOT: Natta acentesinde, şirketi sonraki dönemlerde çok zor durumlara düşürecek olan bir Ziya daha var. Kendisine “Küçük Ziya” deniyor. Bu şahısla karıştırılmaması rica olunur)

- 5 –

İstanbul’a ilk yolcu motorlarını getiren ve bunların çalıştırılması için Laz Hayri Kaptan’a parasal yardım ve müşteri sağlayarak destek çıkan yine Ziya Bey. (NOT: Laz Hayri Kaptan ve ailesi çok vefakâr çıkmışlar, bu yardımı her zaman minnetle anmışlardır. 1937 de Ziya Beyin ölümünde ve 1969 da eşinin vefatında tüm motorlarını seferber ederek, cenazelere denizden filo olarak katılmışlardır.)

Kurtuluş Savaşı sırasında, 1921 Şubat ayında TBMM Hükümeti Bekir Sami Bey Heyeti ile Londra’ya giden Ziya Bey, Lozan konferansına da katılmıştır. (NOT: Bu tarihler, Ziya Bey’in Ankara’da Atatürk ile ortak çalışma yaptığı tarihler. Lozan’a katılıp katılmadığını bilmiyorum, ama tarih ve zamana bakılırsa ve de babası Suat Bey son Osmanlı hariciyecilerinden olduğu göz önüne alınırsa, olası gibi duruyor.)

Bir Osmanlı olarak doğmuş, Atatürk’le dostluk etmiş, Cumhuriyetin kuruluşuna destek vermiş ve kuruluşuna şahit olmuştur. O devirde bu işlere vermiş olduğu desteği maalesef belgeleyemiyoruz. Bu tür konularla ilgili olabilecek evraklar, Atatürk ile olan yazışmalar, Ziya Bey’in ölümüyle ekonomik krize giren ailenin elinden, çocuklarının eğitiminin devlet tarafından sağlanacağı gerekçesiyle, Celal Bayar Hükümeti tarafından alınmış ve bir daha geri verilmemiştir. (NOT: Verilen eğitim sözü de tutulmamıştır.)

Ziya Bey felç geçirince, bir sene kadar İstanbul Alman Hastanesinde yatıyor. Yapılabilecek hiç bir şey kalmayınca, Kandillideki, kendi zevkine göre bir İngiliz mimara yaptırdığı, Server Paşa Köşküne, çıkıyor. 1936 yılının Ağustos ayında vefat ediyor ve Bebek Aşiyan tepesindeki geniş bir alana yan yana yapılmış mermerden 2 ev şeklindeki, kapak açılarak merdivenle kabirlerin olduğu bölüme inilen, aile mezarına gömülüyor.

Yıllar sonra torunları olduğu bir dönemde, Erna kabristanı ziyaret ettiğinde, mezarların yerinde olmadığını görüp, ciddi bir kriz geçiriyor. Ailenin itirazlarıyla, izinsiz olarak, sahiplerine haber
Verilmeden yıkılan mezarlar için, devlet tarafından yine Aşiyan’da çok daha ufak bir yer gösteriliyor ve Ziya Songülen’in mezarı buraya, şimdiki yerine, naklediliyor.

Ziya Songülen’in babası Suat Bey oğlundan sonra vefat ediyor. Suad Bey’in son yıllarını geçirmiş olduğu Heybeliada daki köşk, ölümünden sonra İnönü Ailesine satılıyor.

Erna, çok sevgili Ziyasının yanına gömülebilmek için, kocasının vefatından sonra din ve vatandaşlık değiştiriyor, Esma adını alıyor. Çok eski ve köklü bir Osmanlı Ailesine gelin gelmesine rağmen, kimsenin kendisinden böyle bir talepte bulunmamış olması, hiçbir baskı görmemiş olması, o devirde bile ailenin açık fikirliliğini ve çağdaşlığını gösteriyor.

Nurizade diye bilinen Ziya Bey, soyadı kanunu çıktığında, herkesin “Zade” li soyadları almasına tepki olarak “SONGÜLEN” soyadını seçmiştir.

FB Kurucusu Ziya Nurizade Songülen’in hayatından kesitler.
Torunu: Nazan Songülen Karakaş
04.04.2008
BU YAZININ HER HAKKI SAKLIDIR. KAYNAK BELİRTİLSE BİLE BLOG SAHİBİNDEN İZİNSİZ ALINTI YAPILAMAZ.