Football is for you & me, not for fucking industry

4 Eylül 2009 Cuma

Pollyanna, Fenerbahçeden uzak dur! -1-

Bölüm 1:
Bir dergi, NTV Tarih ! İsminde NTV var, yani iyi bir marka. O dergide bir yazar; Dr. Sertaç Kayserilioğlu. Fenerbahçe SK Müze Kurulu Başkanı, yani iyi bir referans. Bu durumda okuyucu ne yapar? Yazıyı okur ve kabullenir, doğrudur!
Ancak NTV Tarih Dergisi ve Dr. Sertaç Kayserilioğlu bizim için öyle çok önemli değil. Bizim için öncelik Fenerbahçemiz ve onun doğru aktarılan tarihi. Bunun dışında dergide kim ne yazmış alakadar olmayız. Ama Fenerbahçe Müze Kurulu Başkanı sıfatı taşıyan birisi hiçbir araştırmaya ve gerçeğe dayanmayan Pollyanna benzeri bir komik hikâye yazarsa ve bunu tarihsel gerçekmiş gibi derler, bir tarih dergisi de bunu kabul edip yayınlarsa susmak biraz bizim Fenerbahçeliliğimize ters düşer.
Sayın Kayserilioğlu, müze kurulu başkanısınız, yani Fenerbahçe tarihinin resmi kurumunun başkanısınız. Bırakınız bir yazıyı, bir konuşmanızda dahi “gerçekliği konusunda ufacık şüphe olan” bir durumdan bahsedemezsiniz. Zira siz bir kurumu temsil etmektesiniz. Hele söz konusu olan Fenerbahçe-Beşiktaş-Galatasaray dostluğu ve rekabeti olunca iki kez düşünmek durumundasınız. Pollyanna bir masal kahramanıdır. Tarih ancak gerçeklerle anlatılıp yazıldığında tarihtir. Yoksa masaldır. Bu yazınız NTV Tarih içinde değil bir roman, hikâye, masal kitabında olsaydı biz de okur gülerdik. Ama tarih dergisi demek ciddi bir iddia ve ciddi bir hedef kitle demektir. Bu durumda öncelikle sizden yazınızın bölüm başlıklarına ilişkin “kaynak” belirtmenizi beklerdik. Okuyucuya değilse bile sahip olduğunuz sıfata saygı bunu gerektirir.
Şimdi biz neden Pollyanna dediğimizi, neden masal dediğimizi anlatalım:


NTV Tarih dergisi, sayı 7, sayfalar(44-45), Ağustos 2009:
Resim 1
Resim 1 “İlk Beşiktaş – Fenerbahçe Derbisi”


**Rakip eksik biz de bir kişi çıkaralım**

28 Kasım 1924 Taksim Stadı. Maçın henüz 4.dakikasında bir faul dolayısıyla hakemi ikaz eden Ömer (FB)’e sinirlenen Şahap (BJK) bir tokat atar. Ömer karşılık verince hakem her ikisini oyundan çıkarır ve sahadan atar. 5.dakikada Cafer(FB), 20.dakika Zeki(FB) ve 26.dakika Alâeddin(FB)’in golleriyle ilk yarı 3-0 Fenerbahçe üstünlüğü ile biter. İkinci yarı takımlar sahaya geldiğinde maçın hakemi, Beşiktaşlı Şahap’ın takımıyla sahada olduğunu görür ve dışarı çıkmasını ister. Şahap duruma itiraz eder ve sahadan çıkmaz. Beşiktaş kaptanı Refik Osman hakemin isteği üzerine Şahap’ı saha kenarına götürür. Ancak, Şahap bu sefer kale arkasına geçip sürekli sözlerle maça müdahale etmeye devam eder. Şahap’ın ağlayarak bu durumu devam ettirmesine Refik Osman çok kızar ve üzülerek maçı bırakıp sahadan çıkıp gider.

Beşiktaş 9 Fenerbahçe 10 kişidir sahada. Maçın 74.dakikasında Fenerbahçeli Seyfi ya da Sabih Beşiktaşlı Cavit’in sert müdahalesi ile sakatlanarak oyundan çıkar. Takımlar sahada 9 ar kişidir. 76.dakika Zeki 4.golü atar. Bu maçtan sonra Refik Osman Beşiktaş takımından istifa eder ve Galatasaray’a gider. (Kaynaklarımız: 1-Dr. Rüştü Dağlaroğlu (Fenerbahçe Tarihi), 2- Cumhuriyet Gazetesi, 3- Milliyet Gazetesi 4- Maçı izleyen spor yazarı Salim Hamdi’nin maç yazısı).
Beşiktaş son derece sert oynamış. Oyuncuları sık sık hakemle ve kendi aralarında tartışmalar yaşamış. Beşiktaş kaptanı bu durumdan ve Şahap'ın davranışlarından rahatsız olup sahayı terk etmiş ve bununla kalmayıp Beşiktaş’tan ayrılmıştır. Zeki Rıza Sporel’in “Dokuz kişilik takıma karşı bizim 10 kişi oynamamız olmaz. İzninizle biz de dokuz kişiyle devam edeceğiz” demesi tam bir süsleme sanatı ve Pollyanna ruhudur. Doğru değildir. Ne ertesi günün gazetesinde, ne Dağlaroğlu'nun kitabında ne de Salim Hamdi'nin gazete ve dergide çıkan maç yazısında Dr.Sertaç Kayserilioğlu'nu doğruluyan bir ifade yoktur. Hatta sakatlanarak oyundan çıkan Fenerbahçeli’nin hastanedeki bir resmi gazetede yayınlanır maçtan birkaç gün sonra. Doğruyu yazmak Fenerbahçe-Beşiktaş rekabetine gerçek hizmettir. Masal gibi göz yaşartıcı anlatımlarla süslemek dostluğa değil tarihi çarpıtmaya, insanları kandırmaya yol açar.

İsyan ediyoruz


Çoğunluğu kombine bilet sahibi Fenerbahçe taraftarları olarak;Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nun kale arkası tribün biletlerine biçtiği 55 Liralık fiyatı protesto ediyoruz!



Localara ve/veya diğer pahalı tribünlerin kombine fiyatlarına yapılacak küçük bir düzenleme ile, aynı maddi fayda elde edilebilecekken, "yadsınamaz bir Türkiye gerçeği" olan dar gelirli kitlelerin, 55 Liralık biletle Fenerbahçe'den koparılmasını protesto ediyoruz!



Hemen hepsi çok başarılı birer işadamı olan yönetim kurulu üyelerinin bu basit matematik ve ticaret bilgisinden yoksun olmayacaklarını çok iyi bildiğimiz için, "zümre yaratmaktan" başka hiç bir amaca hizmet etmediği belli olan 55 Liralık biletleri protesto ediyoruz!



Kuruluşundan bu yana "Halkın Takımı" olduğu, diğer takımların kurucuları tarafından bile kabul edilen Fenerbahçe'nin halkından uzaklaştırılmasını protesto ediyoruz! İşgal yıllarında top yekün savaş verip, kurtuluşa kavuşan halkın sahadaki gözbebeği olan Fenerbahçe'nin bu fiyatlarla, köklerine sırtını dönmesini protesto ediyoruz!



Haykırıyoruz! Fenerbahçe'nin bir asırı devirmiş mazisindeki en büyük pay sahibinin, tribünleri dolduran ve efsane sporcuları bağrından çıkaran halk kitleleri olduğu unutulmasın.O Fenerbahçe ve sporcular ki, müzede sergilenen kupaları her kaldırdıklarında, yine içerisinden çıktıkları halkın omuzları üzerinde şerefle yükseldiler.Kale arkası biletinin 55 Lira olmasına isyan ediyoruz!



Bilet fiyatları 20 Lira'ya çekilmeli; öğrenci bileti, çocuk bileti gibi uygulamalara bir an evvel başlanmalıdır.Fenerbahçe Spor Kulübü; mazideki halkın, atideki halka bıraktığı bir sevda mirasıdır.


Sevdamızı sömürmeyin.

1 Eylül 2009 Salı

Selanik Muhteliti 2-1 Mağlup Oldu

Son günlerde bir mesele kafama fazlasıyla takıldı. 1932 yılında oynanan bir maç var ve bu maç önce antu.com da Bozkurt Kenan Yılmaz kardeşimizin bir yazısında kendisine yer bulmuş, sonra ise NTV Tarih dergisinin 7.sayısında (Ağustos 2009) Fenerbahçe SK Müze kurulu başkanı Dr.Sertaç Kayserilioğlu’nun yazısında uzunca bu maçtan bahsedilmiş. Bu iki isim de aslen tarihçi değil. Ben de değilim. Bozkurt Kenan Yılmaz düşüncelerine çok saygı duyduğum ve değer verdiğim bir Fenerbahçeli. Harika bir kitabın yazarı. Sayın Kayserilioğlu ise Fenerbahçe SK Müze Kurulu Başkanı. Ancak sadece bu iki değerli isim değil hepimiz hemen hemen aynı kaynakları kullanarak Fenerbahçe tarihine ilişkin yazılar yazıyoruz. 1907-1940 arası en güvenilir kaynağımız Dr.Rüştü Dağlaroğlu’nun “Fenerbahçe Tarihi” kitabıdır. Haddime değil ama bu kitap için güvenilirliği en yüksek kaynak diyebilirim. Tam güvenilir kaynak demiyorum. Güvenilirliği en yüksek kaynak… Dr.Rüştü Dağlaroğlu dönemin önemli bir kısmına şahit olmuş çok iyi bir Fenerbahçelidir. Ancak günümüzde gerek gazetelerin gerek ise resmi kurumların arşivlerine ulaşmak artık mümkün. Fransızca biliyor ve Osmanlıca okuyabiliyorsanız o zaman harika. 1907-1928 arası her kaynak (gazete, dergi, bülten, yazışma, anı ) araştırmanız için emrinizde. Ve bu kaynaklar Dr.Rüştü Dağlaroğlu’nun “Fenerbahçe Tarihi” adlı eserini çoklukla doğrular nitelikteler. Yani kısaca güvenilirliği en yüksek derlenmiş, toplanmış kaynak “Fenerbahçe Tarihi” kitabı. Şimdi “kardeşim ne anlatıyorsun sen? Ne demek istiyorsun?” diyeceksiniz. İşte anlatılmak istenen:
1932 yılında Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Kuşdili’nde bulunan binası yanıp kül olur. Yangından birkaç gün sonra Selanik Karması ile bir maç vardır. İşte kafama takılan bu maç ve bu maça ilişkin aktarılanlar. Sevgili Bozkurt’un yorumu, Dr.Kayserilioğlu’nun yazısı, Dr.Dağlaroğlu’nun anlatımı ve o günün en güvenilir kaynağı Cumhuriyet gazetesi ile Türk spor dergisi. Maçın içindeki bir pozisyonu dört kişi farklı yorumlayabilir. Ama maçın ayarlandığı andan itibaren sahadaki 90 dakika dışındaki resmi durumlar farklı anlatılır veya yorumlanırsa işte kafam o konuya takılır.
1- Selanik Karması Türkiye’ye kimle maç yapmak için gelmişti?
2- Kulübü yandığı için mi Fenerbahçe sahaya Galatasaray destekli bir kadro ile çıkmıştı?
3- Selanik Karması ile kaç maç yapıldı? Hangi stadyumda oynan maçın hasılatı Kızılay’a bırakılmıştı? Yoksa Kızılay'a değil de başka bir kuruma mı bırakıldı hasılat? Neden?
Bu maçın koskorcuk tarih kurulunca yapılan araştırmalara dayanan gerçekleri… Sevgili arkadaşımız Bozkurt Kenan Yılmaz'ın bu konudaki yardımlarına şimdiden teşekkür ederiz.
Yakında…

31 Ağustos 2009 Pazartesi

30 Ağustos 2009 Pazar

Şimdi Yan Bastık

Aziz Yıldırım'ı çıldırtan olay
Başkan Aziz Yıldırım, yedek yönetici olarak listesine aldığı Emin Gürhan İskender'i, yaptığı bir hata sonrası tek kalemde sildi.
Fanatik gazetesinin haberine göre; Yönetime girerken, 1 milyon Dolar katkıda bulunacağı taahhüdünde bulunan ve bunu taksitlerle ödeyeceğini söyleyen İskender’in verdiği çeklerden birinin Düzce tesislerinin inşaatı başladığında muhasebe tarafından işleme konulduğu ancak karşılığının çıkmadığı belirlendi. Herkesin fedakarlık yaptığı dönemde, yönetime yeni giren İskender’in sözünü tutmamasına çok sinirlenen Yıldırım’ın, kendisinden bir daha kulübe uğramamasını istediği ve mazeretlerini kabul etmediği öğrenildi. Bu arada Saracoğlu Stadı’nda tüm yöneticilerin fotoğraflarının bulunduğu panodan İskender’in fotoğrafının çıkartılması dikkat çekti.
(hurriyet.com.tr)
Bugün yarın resmi site bu haberi kesin yalanlar. O zaman işte haberin doğruluğu kesinleşmiş olur. Bu durumda taraftarlar olarak yan bastığımızın resmidir. 1 milyon doların hıncını kale arkalarını 55 yerine 80 yaparak çıkartır. Eksik kalanıda engelliler kapısına tarife asarak halleder. Ne kadar engelli o kadar para.