Football is for you & me, not for fucking industry

4 Kasım 2009 Çarşamba

Adına maçlar düzenlendi, o yine de futbolsever olmadı !

“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim”… Sporcunun tanımını bu kısa cümleden daha iyi yapabilmiş başka bir lider yoktur. Mustafa Kemal Paşa güreş, atçılık sporu, kürek sporu, eskrim, atletizm, jimnastik ve yüzme aşığı bir liderdi. Aynı zamanda iyi bir sporcuydu. At yarışı izlerdi. Eskrim müsabakalarını takip ederdi. Kürek çekerdi, yürüyüş yapardı. Güreşi çok severdi. Yüzmeye olan sevgisini tarif etmeye satırlarımız yetmez. Ancak nedense on yıllardır sadece hangi futbol takımını tuttuğu tartışıldı durdu. Büyük çoğunluk Fenerbahçeli diye sahiplendi Atamızı. Sonradan Galatasaray camiası Atamızın Galatasaraylı olduğuna ilişkin ispatlanması pek mümkün olmayan iddaalarda bulundu. Ve en son olarak Beşiktaş camiası da bu sahiplenmeye birkaç anı hatıra çerçevesinde dahil oldu. Aslında güzel olan ülkenin güzide kulüplerinin Atatürk’ü sahiplenme yarışıydı. Oysa bu ülkenin güzide kulüplerinin ve güzide kurumlarının Atatürkçülüğü benimseyip , Atatürk ilke ve inkılaplarını özümseyerek yıllarını geçirmiş olmalarını arzu etmek bugün sadece çok geç kalınmış bir iç geçirmedir. Hele son zamanlarda Atatürk çizgisinden tamamen uzaklaşmış siyasi yapının parlattığı kişi ve firmaların üç büyükler başta olmak üzere sporumuzdaki aktif maddi manevi varlıkları üzücüdür. Kulüplerimiz iki üç masalımsı hikaye üzerinden Ulu Önderi kendi takımlarının taraftarı yapma yarışında harcadıkları mesainin binde birini bile Atatürkçü bir gençlik yetiştirme çabasına harcamamışlardır. Atatürkçülük ve Laik Türkiye karşıtı bir çok isim yönetimlerde yer alırken, irticai faaliyetleri tescilli firmalar ise sponsorluk yapmaktadırlar. Atatürk yaşantısı esnasında hangi takımı tutardı ya da bir takımın taraftarı olmuş muydu? Bu sorunun kesin cevabı yoktur, kanıtlanmış tek bir beyanatı bile yoktur. Ancak Atatürk bugün hayatta olsaydı emin olun mevcut kulüplerimizin hiç birisini tutmazdı.

Bu benim düşüncemdir. Katılıp katılmamanız benim düşüncemi değiştirmez. Ancak yıllardır ben de imkanlarım dahilinde araştırdım, araştırmaya devam ediyorum. Atatürk ve futbolu merak ediyorum. Osmanlı coğrafyasında fubolun oynanmaya başladığı andan itibaren ulaşabildiğim her spor yazısının, kitabının içinde Atatürk’ü ve futbolu aynı cümle dahilinde aradım. 1922 yılında kendisinin tertip ettirdiği (*) futbol maçı dışında gittiği, izlediği kesin olan Altay-İngiliz Donanma Karması maçı(**) ve izlediği kesin olmayan Galatasaray-Romanya Karması maçı(***) vardır.


Atamız altı yedi takımının kulüp binalarını ziyaret etmiştir. Belgeli, ispatlı, birkaç farklı kesimden ortak aktarımlı başka bir futbol maçı ve Atatürk gerçekliği yoktur. Bir takımın taraftarı olduğuna dair mevcut üç dört aktarım bile hep tek ağızdandır. Hikayeden öteye gidememiştir. Mustafa Kemal’i eskrim müsabakalarında görebilirsiniz, güreş müsabakalarında vardır, at yarışı ve binicilik etkinliklerinde olmuştur. Askeriyede ve Cumhuriyet sonrası izcilik, atletizm ve jimnastik etkinliklerinde rastlamak mümkündür. Ancak Atamız savaş planları dahilinde organize ettiği futbol müsabakası ve yazımın en sonunda anlattığım iki maç dışında başka bir futbol maçı izlememiştir.


Fenerbahçe
Fenerbahçe, Altay, Karşıyaka, Güneş (Ateş-Güneş) ve Galatasaray camialarına ziyaretlerde bulunmuş, ziyaretçi defterlerine mesajlarını yazmıştır. Beşiktaş ve Trabzon İdman Ocağı kulüplerinin idarecilerini kabul etmiştir. Hatta Trabzon İdman Ocağı’na kendi el yazısı ile bir mesaj yollamıştır. Beşiktaş kulübünün temeli olarak kabul edilen Jimnastik Cemiyetine komşu bir evde hayatının bir döneminde bulunduğu için sporcularla, idarecilerle bahçede yapılan antremanlar esnasında konuşmaları olmuştur.


Trabzon

Altay


Karşıyaka

Kendisinin kurdurduğu Muhafızgücü’nün Ankaradaki binası ve idman sahasında sık bulunurdu. Burada sohbetlere katılır, ata biner, atış poligonunda silah denemeleri yapardı.
Mustafa Kemal Atatürk adına maçlar, turnuvalar düzenlendi. Şiltler, kupalar, madalyalar verildi. Gazi büstünü kazanmak için maç bile yapıldı (Galatasaray kazandı Fenerbahçe’yi yenerek).

Ancak Mustafa Kemal bu futbol maçlarınada gitmedi.
Yani bence de (bu fikirde olan çok) Mustafa Kemal iyi bir sporseverdi ancak kesinlikle futbolsever olmadı!

*Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz'un yerini ve tarihini, arkadaşlarıyla gizli bir toplantıda belirlemek istiyordu. Bu görüşme nedeniyle, Konya'ya giderken, 28 Temmuz 1922 günü, Akşehir'de bir futbol maçı düzenlettirdi. Komutanları ve kurmaylarıyla beraber bu maçı izledi. 


**Fahrettin Altay Paşa ile İzmir’de mütareke yıllarında Alsancak Stadı’nda maç izliyorlar. Hem Fahrettin Altay Paşa’nın hatıralarından hem de M.Kemal Paşa’nın bir notundan bu maçı izlediği anlaşılıyor.


***Galatasaray Kulübü’nde bulunan bir mektup (Mustafa Kemal Paşa tarafından yazılmış) içeriğinde Selimiye Kışlasında görevli Binbaşı Mustafa Kemal’in eline geç ulaşan bir maç davetine yazdığı cevap vardır. Galatasaray-Romen karması arasında Union Club sahasında 1914 Nisan ayında oynanan maç (4-2)için ismi tespit edilemeyen ancak Ali Sami (Yen) Bey olduğu sanılan birisi Mustafa Kemal’i yazıyla maça davet eder. Paşa cevabında “davet mektubunuz elime geç ulaştı ancak o gün ben, doğrudan gidip bir başka yoldan zaferi kazanan genç ve girişimci vatandaşlarımın başarısını beğenerek izledim” yazar. Ancak mektup içeriğinde futbol maçından bahsedilmemesine rağmen –beğenerek izledim- ibaresi büyük ihtimalle maça ait kabul edilmelidir.
Mustafa Kemal'in,
Galatasaray Kulübü'nde bulunan mektubu.