Football is for you & me, not for fucking industry

15 Ağustos 2009 Cumartesi

Yukarı Tükürsen %25 Aşağı Tükürsen %25

Şu 55 TL lik bilet konusunda 1 sayfa açıklama yapan ve tüm konularda kendileri gibi düşünmeyen herkesi hain, aptal, satılmış ilan eden Fenerbahçe Yönetimine gülüp geçiyorum. Komiksiniz ve özür dileyeceğinize yağ gibi üste çıkıyorsunuz. Kimi kandırıyorsunuz? Sizin yalanlarınıza inanmayanlara nasıl hain yakıştırması yapıyorsunuz? 10 yaşındaki çocuk bile güler açıklamalarınıza. Hadi kendinize ait şirketleri bir tarafa bırakalım ve sadece Fenerbahçe Spor Kulübü bünyesinde sigortalı olarak çalışan emekçilerimizle ilgili bir soru soralım size:
44 TL olan bilete %25 zam yapıp 55 TL yaptınız. 2008 Ocak -2009 Ağustos arasında hangi sigortalı çalışanınıza %25 zam yaptınız?
Peki bu ülkede maaşlı çalışan hangi işçi, memur son 1 yıl içinde maaşına %25 zam aldı?
Hangi emeklinin maaşı %25 arttı?

Hadi %25 e itirazınız var ve ağlayarak + güldürerek 24,2 TL yerine 30,25 TL kazanıyoruz tüm patırtı 6 TL için diyorsunuz. Bu gürültü patırtıyı yapanlar samimi değildir diyebiliyorsunuz. Bu hareket "aslında Fenerbahçeye karşı olmaktır" diyebilecek kadar da küçülüyorsunuz. 44 ü 55 yapmak %25 zamdır. 24,2 TL yerine 30,25 TL kazanacak şekilde zam yapmak %25 zamdır. Sizin matematik dersine bedenci geliyordu herhalde sayın yönetim kurulu.
Komik oluyorsunuz. Tebaanızı ve müşterilerinizi kandırabilirsiniz ama taraftarı asla...
Not: Turkcell Süper Lig'de görev yapan hakem, gözlemci ve temsilcilerin maç başı ödemelerinin yeni sezonda Türkiye Futbol Federasyonu tarafından ödenecek olması, 18 kulübümüzü toplamda 4 milyon lirayı bulan maddi bir yükten kurtarmış oluyor. Yani sayın yönetim bilet üzerinde yazılan rakamın %75e yakınını kulüp alıyor. Yalanınızı yesinler. Yiyenler var ama değil mi?

13 Ağustos 2009 Perşembe

Fenerbahçe Halkındır

Fenerbahçe Spor Kulübü tarihini az çok hepimiz biliriz. Çok detaylandırılmamış olsa bile 1899 da Black Stocking FC kurulurken ülkedeki monarşi rejiminin baskı ve cezalandırma girişimlerine futbol aşkı ile karşı koymuş fedakâr insanlar atmıştır Fenerbahçe’mizin temellerini. Sürgünler, hapisler, kaçak yaşamak zorunda kalmalar, kimlik değiştirme zorunda kalan futbolcular hepimizce bilinir. 1907 ye gelindiğinde tüm mal varlıklarını feda etme derecesine gelen onurlu insanlar Fenerbahçe Spor Kulübünü hayata getirmişlerdir. Savaşlar, işgaller, baskılar, gaziler, şehitler, hapisler, sürgünler… Fenerbahçe her koşulda, her zorlukta bağrından çıkan insanlarını vatana feda etmiş ama varlığını sürdürmüştür. İşgalcileri futbol sahalarına gömmüş ve halkımızın kalbine girmiştir. Fenerbahçe halkın takımıdır. Halkla beraber asla yılmadan yoluna devam etmiştir. Atasının takdirini ve sevgisini haklı olarak kazanmıştır. Halk kitleleri akın akın Fenerbahçe’ye koşmuştur. Çünkü kendisinden bir şeyler bulmuştur herkes Fenerbahçe’de. Askerler, öğrenciler, dar gelirliler hep Fenerbahçe’ye gönül vermişlerdir. Çünkü Fenerbahçe sadece kahramanlık öykülerinin bir kahramanı değil aynı zamanda maddi zorluklar yaşadığı zamanlar bile en ucuz maç biletini satan ve tribünlere herkesin gelmesini sağlayan takım olmuştur. Galatasaray’ın Taksim Stadında 2000 seyirciden kazandığı hâsılatı Kadıköy’de 4000 kişiden alamayan buna rağmen tribünlerini halka açmak için her türlü fedakârlığı yapan takımdır Fenerbahçe. Öyle ki günlük gazetenin 5 kuruş olduğu dönemde maç biletini öğrenci ve zabitler için 50 kuruş olarak belirlemiş, en pahalı tribün biletini ise 150 kuruştan satmıştır. Özel tribün ise 200 kuruştur. Basit bir hesapla bugün; bir günlük gazetenin fiyatı 50 kuruştur ve bu durumda Fenerbahçe en ucuz bileti 5 Liraya en pahalı bileti ise 20 liraya satmıştır. Son derece komik rakamlardır ama kulüplerin bağışlar dışında tek geliri maç hâsılatıdır ve Fenerbahçe halkı kucaklamasını her zaman bilmiştir. 6 Haziran 1932 sabahı 03.00 de başlayan yangınla Kuşdili’nde bulunan kulüp binamız kül olmuştu. 25 Yılın tüm kupaları, resimleri, kayıtları, anıları yanıp gitmişti. Tüm ülkede büyük bir acı ve üzüntü yaşanıyordu. Halk Fenerbahçe’sine sahip çıkıyor 7 den 70 e herkes maddi destek veriyor ve yeni Kulüp binası için yardım toplanıyordu. Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere tüm Fenerbahçeliler ve hatta Galatasaraylılar yardım kampanyalarına katılıyorlardı. Kısa sürede toplanan meblağ ile yeni binamız ve yangından bir ay önce hizmete giren yeni stadımızın ek tahta tribünleri yapılıyordu. Fenerbahçe yaşadığı bu felakete rağmen maç biletlerine zam yapmıyor hatta öğrenci ve askerlere ek olarak kulüp üyelerine, sporcu yakınlarına da indirimli biletler çıkıyordu. Halkın cebine göz dikerek, saçma sapan transferlerin borç yükünü taraftarının cebinden çıkartmaya çalışarak değil, en zor anında hiç düşünmeden yardımına koşan halka borcunu daha çok çalışarak, sahada çok koşarak ve yeni zaferler kazanarak ödüyordu Fenerbahçe. Kendi başarısızlıklarını örtmek için ülke gerçeklerini göz ardı edip taraftarını stadyumdan uzaklaştıran politikalarla uzaktan yakından alakası yoktu Fenerbahçe’mizin. Ve o Fenerbahçe halkın gururuydu. O formayı giyenler herkesin evladı, kardeşi, abisiydi. O formayı giyenlere kaptanlık yapanlar erdemli, örnek, başarılı ve lider kişilerdi. Sokaktan geçen herkes o formayı giyemez, o kaptanlık bandını koluna kimse kolay kolay takamazdı. Bu kulüpte KAPTAN denince hemen akla gelen isimler vardır. Zeki Rıza’nın kemiklerini sızlatmaya kimsenin hakkı yoktur. Fenerbahçe halkın takımıdır ve onu büyük yapan kupalar, şampiyonluklar değildir. Fenerbahçe’yi büyük yapan tarihidir, kurtuluş savaşında verdiği mücadeledir, halkını kucaklamış olması ve halkın takımı olmasıdır. Fenerbahçe’nin değerleri, Fenerbahçe’nin gelenekleri, Fenerbahçe’nin her şartta ve zamanda öncelikleri, olmazsa olmazları vardır.
Fenerbahçe halktan kopuyor. Fenerbahçe idarecileri kulüp değerlerine ihanet ediyor. Fenerbahçe stadının tribünleri tahta iken büyüktü, sahası çamurluyken büyüktü, oyuncusunun alnından kan damlarken sahada savaşmaya devam ettiği zaman büyüktü, maddi zorluklar yaşadığı dönemlerde de büyüktü. Yakın zamana kadar tuvaleti kokan, çatısı akan stadı olduğunda da büyüktü Fenerbahçe. Lüks stad, modern tesisler elbette güzel ama ne Topuz’un kolundaki bandı ne de 55 TL olan kale arkası biletini bize anlatamazsınız. Müşterileriniz ve şak şakçılarınız yer ama biz yemeyiz. Hadi yaptık bir hıyarlık biz de yedik. Varsa cesaretiniz gidin Ziya Songülen’e, Ayetullah Bey’e, Necip Okaner’e, Galip Kulaksızoğlu’na, Asaf Bey’e, Fuat Hüsnü Kayacan’a anlatın. Zeki Rıza Sporel’e anlatın, Alâettin Bey’e, Mehmed Reşad’a anlatın. Yanan kulüp binası için kumbarasını getiren küçük çocuğa anlatın, okulda yardım toplayıp getiren Büyükadalı öğrencilere anlatın. İsterseniz 1899 yılından itibaren 1000 isim sayayım size. Bize bir şekilde yedirirsiniz belki ama Fenerbahçe Tarihine, Fenerbahçe’yi Fenerbahçe yapanlara yediremezsiniz. Fenerbahçe’yi Halktan Koparamazsınız.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Fakir Fenerbahçeli İstemiyoruz !

Ne dünyadaki büyük kulüplerin kombine kart fiyatları, ne ekonomik kriz, ne vatandaşın maddi durumu, ne Denizli'de 100 TL olan deplasman seyircisi bilet fiyatı ne de Fenerbahçe-Sivas maçı için belirlenen en düşük 55 TL en yüksek 265 Tl olan bilet fiyatları... Ne FBTV nin süper lüks giyim mağazalarında, sosyete kuaförlerinde ve lüks restaurant masalarında sunulan programları ne de Bağdat Caddesi sınırlı vatandaş portresine hitap eden programları... Endüstriyel futbolun kalesi Fenerbahçe. Onun milyar dolarlık yöneticileri ve sadece milyar-milyon dolara sahip insanlarla oluşturmaya çalıştıkları bir yapı. Seveni zengin olsun, parası öylesine bol olsun ki önüne ne konursa konsun itiraz etmeden saysın parayı. Parası olan sevsin, giyinsin, üye olsun. Parası az olan ara sıra gelsin ama mümkünse uzak dursun. Parası olmayan sadece sevsin ama uzaktan. Yaz tatili. Emekli maaşını çeken dede ilkokul öğrencisi torununu alıp maça götüremesin. Evinin kirasını zor ödeyen memur baba evladını maça götüremesin. Anadoludaki ailesinden uzakta İstanbul'da okumaya ve giderlerini karşılamak için part time çalışarak para kazanmaya uğraşan genç stada gelemesin. Zaten FBtv diyor ki bu mağazadan alışveriş yapabilecek, bu restauranta gidip yemek yiyecek, bu arabaya binecek, bu tatil yörelerinde gezip tozacak, bu gece kulübünden ve bu kuaförden çıkmayacak insanlar izlesin. Maddi kapasiten yok ise "bu stada sakın gelme"... Tv den izle. Hatta izleyeme. LigTv yetmiyordu D-Smart a da para bayıl. Ya da git cafeye-bara onların kirasına ortak ol Fenerbahçeni izlemek için. Onlar 52000 para babası ile dünya kulubü olacaklar, senin neyine Fenerbahçe.
Fenerbahçe neden halkın takımıdır bilmeyenler, bilemeyenler, öğrenmekten korkanlar, paralarının hesabını bilmeyenler, Fenerbahçe sayesinde eskiden aldıklarından 10 kat fazla ihaleler alıp servetlerine kat be kat servet katanlar size diyor ki "Gelmeyin, fakirliğinizle sizin ne haddinize Fenerbahçeyi stadyumda izlemek!"...

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Futbol Kültürdür

7 Ağustos 2009 sadece Turkcell Süper Lig için start tarihi değildi. Almanya Bundesliga 1 ve 2, Fransa Ligue 1 ve 2, İngiltere Championship ve League 1 - 2 + Conference başladılar. Hollanda Casino Eredivisie ve Belçika Jupiler League de ise 2.haftalar tamamlandı. Biraz zahmetli oldu ama orta karar bir araştırma yaptım. Futbol aşkıyla yanıp tutuşan Avrupa'da ilk haftalarda maçları stadyumlarda kaç kişi izlemiş?
Almanya ile başlayalım:
*Almanya Bundesliga en fazla seyirci /78200/ B.Dortmund - Köln maçında. En az seyirci /20000/ Mainz 05 - B.Leverkusen maçı.
*Almanya 2.Bundesliga en fazla seyirci /27216/ FC Kaiserslautern - G.Fürth maçında. En az seyirci /4775/ seyirci FSV Frankfurt - Duisburg maçı.
*Fransa Ligue 1 en fazla seyirci /32725/ Bordeaux - Lens maçında. En az seyirci /10391/ Le Mans - O.Lyon maçı.
*Fransa Ligue 2 en fazla seyirci /13154/ Strasbourg - Chateauroux maçı. En az seyirci /2211/ Sedan - Havre maçı.
*İngiltere Championship en fazla seyirci /33010/ Derby C - Peterborough maçı. En az seyirci /13025/ Preston - Bristol maçı.
*İngiltere League 1 en fazla seyirci /27681/ Leeds U - Exeter C maçı. En az seyirci /4349/ Yeovil - Tranmere maçı.
*İngiltere League 2 en fazla seyirci /9396/ Notts C - Bradford C maçı. En az seyirci /2866/ Aldershot - Darlington maçı.
*Turkcell Süper Ligi en fazla seyirci /15500/ Bursaspor - Kasımpaşa maçı. En az seyirci /2000/ Gençlerbirliği - Kayserispor maçı.

Birde ortalamalara bakalım:

Bundesliga da 36811 ortalama seyirci ilk hafta. Kapasitelere göre doluluk oranı %86.
2.Bundesliga da 17800 ortalama seyirci ilk hafta. Kapasitelere göre doluluk oranı %61.
Ligue 1 de 19300 ortalama ilk hafta. Kapasitelere göre doluluk oranı %57.
Ligue 2 de 6100 ortalama ilk hafta. Kapasitelere göre doluluk oranı %41.
Championship 21000 ortalama ilk hafta. Kapasitelere göre doluluk oranı %53.
İngiltere League 1 de 13169 ortalama ilk hafta. Kapasitelere göre doluluk oranı %58.
İngiltere League 2 de 4853 ortalama ilk hafta. Kapasitelere göre doluluk oranı %56.
Turkcell Süper Lig de 9300 ortalama ilk hafta. Olimpiyat stadının kapasitesi dolayısıyla doluluk oranı İst.B.Belediye - Beşiktaş (7500 seyirci) dahil edilmeden hesaplanmıştır. Kapasitelere göre doluluk oranı %37.

Futbol kültürdür ve bu kültüre ilk maçtan sahip çıkanların sayıları yukarıdadır.

9 Ağustos 2009 Pazar

Endüstriyel Futbol Cinayetleri Sürüyor

Futbolun en büyük düşmanı endüstriyelleşmenin yeni bir cinayeti !
Hedef bu sefer Espanyol takımının 26 yaşındaki kaptanı Dani Jarque oldu.
Endüstriyel Futbol bir can daha aldı.
Ve büyük bir çoğunluk "kalp krizi, vadesi dolmuş, yazık oldu, sağlık skandalı" diye geçiştirecek bu cinayeti.
Oysa katil belli "Endüstriyel Futbol".
Koyun sürüsü gerçekleri anladığı zaman Endüstriyel Futbola dur demek için çok geç olacak.