Football is for you & me, not for fucking industry

23 Ekim 2010 Cumartesi

Ekim 23 Sıcaklık 13 Plaj Voleybolu Başladı!

Ülkemiz her tür güzelliğin bulunduğu bir coğrafya üzerinde yaşayan  önemli bir kısmı gerzeklerden oluşan cennet bir vatandır. Üzerindekilerin bu cennetin içine sıçmak için gösterdikleri olağanüstü çabalara rağmen güzelliğini kısmen korumaktadır vatanımız. Ülkemizde gariplikler öylesine çok ve değişkendir ki siz şaşırmaktan yorulursunuz, gariplikler çoğalmaktan yorulmaz. Kuzey yarım kürede bulunan ülkemizin, hem kuzey hem de batısında bulunan deniz şehri İstanbul sonbaharın soğuk günlerini yaşamaya devam ediyor. Sıcaklık bugün öğlen saatlerinde 13 derece idi. Kalamış sahilinde ise kuvvetli rüzgar vardı. Yelken sporu ile uğraşanlar için güzel bir rüzgar mevcuttu demek daha doğru olur.


Kalamış parkı içinde bulunan ve denizden gelen rüzgara açık hedef plaj voleybolu sahasında ülkemizin plaj voleybolu ligi start aldı.

İlk gün erkek takımlarının bir, kadın takımlarının ise sekiz maçı vardı. NTV Spor kanalı bir kadın bir erkek maçını canlı yayınlıyordu. Kadın takımlarının nerede ise çarşafla çıktığı maçlar ara sıra kendini gösteren güneşe rağmen oldukça soğuk ve rüzgarlı bir ortamda oynandı. Kuzey yarım kürede ve ekvatordan uzaklığı göz önüne alınınca hava sıcaklığı 12-15 derecelerde gezinen İstanbul'da ligi başlatan voleybolu ileri zekalılarına ülkemizde normalleşen bir garipliği daha yaşattıkları için teşekkürler. Lig geçen hafta başlayacakmış ama takımlar istediği için bu haftaya kalmış. Bir hafta daha erteleyip  ilk haftadan tüm takımları ve az sayıdaki izleyiciyi hasta edip lige dört ay ara vermek akıllarına gelmedi sanırım.

İlk hafta maçları ve toplu sonuçlar için tıklayın.





22 Ekim 2010 Cuma

Bir Cumhur Kupası Daha Geldi Geçti


Cumhurbaşkanlarının katılmamakta ısrar ettiği bir kupa maçıdır dün oynanan. İstanbul'da olduğu halde maça gelmeyen Abdullah Gül'ün twitter hesabından paylaştığı tweet ler salon ekranına verilseydi eğlenceli olurdu. Ancak salondaki 7500 seyirci arasında Cumhur  isimli bir şahıs olabilmesi ihtimaliyle bu kupanın "başkanlığı" ismi tarafımdan kaldırılmıştır. Cumhur kupası abartılmış ama bir işe yaramayan polisiye önlemler ve valilik yasakları altında başladı. Yarı yarıya seyirci ihtimali bizi salona çekti. Yoksa ne maç ne de rakip umrumuzda değildi. Zaten Cumhur gelmiş reisi yok, benim neden umrumda olsun!?!

Oysa tribünler reisleri önderliğinde yerlerindeydi. Fenerbahçe tribünlerinin hızla kan kaybetmeye devam ettiğinin açık göstergesiydi dün salondaki manzara. Yıllardır ilk kez seyirci olarak Galatasaray fazlaydı. Ancak etkin olan taraf sahadaki basketbolun skora yansıyan kısmı kadar netti, Fenerbahçe taraftarıydı. Galatasaray tribünü 100 kişi ya da 10000 kişi fark etmiyor. Çok istikrarlı bir topluluk. Fenerbahçeye yenilmeyi daha evden çıkarken kabul ediyorlar. Fark artınca ellerindeki suyu, meyvayı, bozuk parayı, çakmağı, telefonu mutlaka sahaya atıyorlar. Maçı en az iki kez durduruyorlar. Yıllardır aynısını voleybolda, basketbolda yapıyorlar ve ilk kez dün akşam sadece onlar çıkarıldılar salondan. Ezik ve eziklikteki istikrar abidesi Galatasaray davranışlarını buradan alkışlıyoruz. Bizim tribün ise mutlaka kendine çeki düzen vermek zorundadır. Kan kaybı büyüyerek sürüyor. Bunda elbetteki yönetim politikaları ve grup liderlerinin tavırlarıda etkili. Ancak Fenerbahçe tribünleri ciddi anlamda etkinliğini ve sayısal çokluğunu kaybetmektedir.

Sahadaki oyunun yorumuna fazla gerek yok. MP Galatasaray hocası Ceyhun Yıldızoğlu geçtiğimiz günlerde GSbasket e verdiği röportajında sarı kırmızılıların paraları sokağa attığını, kendisinin İstanbul'u ve büyük camiaları henüz taşıyabiilecek seviyede olmadığını anlatmış. En güzel yanı "iki numara oynarsanız almam, guard olacaksınız" diyerek 30 yaşına gelmiş iki oyuncuya imza attırdığını anlattığı kısım olmuş. S Fowles kaçar yakında ve bu MP Galatasaray'dan bir cacık olmaz. Ceyhun'u sezon bitmeden şutlarlar.

Fenerbahçe ise öncelikle yerli oyuncu kalitesiyle tüm rakiplerinden beş gömlek ileride olduğundan rahat. Yabancıları ise tartışmasız dünyanın en iyi yirmisine girecek kapasitede (ki 3 ü ilk 10 da)... Fenerbahçe dün Galatasaray'ı 50 sayı ile yenmediyse bu Taurasi, Horakova ve Matoviç'in takıma henüz alışmadıklarındandır. Ayrıca oyunu sürekli durdurup üç beş dakika soğutan eziklerinde rolü yadsınamaz.

Sonuçta bir kupa finali ve sezona ezeli rakibini rahat bir oyunla yenerek giren bir Fenerbahçe var. Ülkemizde kadın basketbolunu seven izleyiciler bir daha kolay kolay bulamayacakları isimleri birarada izliyorlar. Bu sezon basketbolun olmasa bile çok üst düzey oyuncuların keyfini çıkarmaya bakın.