Football is for you & me, not for fucking industry

20 Haziran 2009 Cumartesi

Yıllar Geçse Bile Bazı Şeyler Hiç Değişmiyor

4 Ocak 1978 Cumhuriyet Gazetesi Spor Sayfası...
Galatasaray takımı Hatuniç isimli futbolcuyu transfer eder. Ve bu transfer için 500.000 Lira verdiğini resmi makamlara beyan eder. Ancak ortalıkta bu transferin 5.000.000 Liraya yapıldığı söylentileri dolaşır. O zaman Türk Parası koruma kanunu ve dövizle ilgili yasal engeller var. Yani Galatasaray açıktan para öder ve vergi kaçırır, kanunu çiğner. Savcılık olaya el koyar. İstanbul Savcılığı Kaçakçılık Bürosu yabancı bir bankaya beyan edilenden fazla miktarda döviz yatırıldığını tespit eder. Ve bu miktara ilişkin maliye bakanlığı izninin olup olmadığı araştırılır.
Oysa durum daha ilginçtir. Hatuniç arkadaş sohbetinde İvançeviç'e "Ya bu Galatasaray bana 7,250,000 Lira verdi neden 5.000.000 Lira diye söyleniyor?!?!" der.

Ve Cumhuriyet spor yazarı Hıncal Uluç'un konuyla ilgili yazısından alıntı : "Hatuniç'e kaç milyonun nasıl verildiğini İstanbul savcılığı ve Mali Polis araştırıyor. Biz de bu para dışında ayda 90 Bin liranın maaş olarak verildiğini biliyoruz"...

Yıl 1978 ortalık karışık. Spor dünyası karışık. Vergi ve döviz kaçağı konusunda yıllardır değişmeyen bir gelenek o günlerde Hatuniç transferiyle gündemde.

19 Haziran 2009 Cuma

Yaşadığımız ve şahit olduğumuz tarih !

Cansız abimizin hedefi bulan 3 yumruğu ile salonda sezon nihayetlendi. Bayan takımlarımızı saymazsak erkeklerden aklımızda kalan en güzel ve aslına bakarsanız tek güzel an Cansız abimizin sezona damgasını vuran yumruklarıydı. Her yerde her kalem tutan, klavye kullanan yazıyor çiziyor, mikrofonu bulan asıyor, kesiyor. Biz bu konuda düşüncemizi net olarak ortaya koyduk: Fenerbahçelilik budur dedik ve bitirdik.
Artık yaz boyunca sayfamız esas olarak arşiv kayıtlarına ayrılacaktır. Cumhuriyet, Milliyet ve Hürriyet gazetelerini kaynak olarak kullanacağız. Öncelikle yaşımızın izin verdiği günlere gideceğiz. Salonda, stadyumda olduğumuz ya da radyo - tv başında takip ettiğimiz sporumuzun o güne ait gündemi ile başlıyoruz.
Yaşadığımız, şahit olduğumuz tarih.
Yarın başlıyoruz.

18 Haziran 2009 Perşembe

Fenerbahçelilik Budur !

Fenerbahçe üzerinden ahlak bekçiliğine soyunan sahtekarlar ne kadar çoğalmış. Hatta bunların önemli bir bölümü Fenerbahçe seyircisi. Tezahürata geldimi hep beraber söylemesini bilirler ama "Fenerbahçe sen çok yaşa, canım feda olsun sanaaaa...".

Kazandığımız iki maç dahil olmak üzere tüm seri boyunca hakemlerce doğranmış, efes oyuncuları ve idarecileri tarafından suçlanmış, provake edilmiş, kendi idarecilerince sadece gaza getirilmiş bir taraftar topluluğu dün alnının akıyla çıkmıştır o salondan. Bu taraftarın parkeye inişinin ilki değildir, sonuncusuda olmayacaktır.
Hala içinde bu kulübün değerlerine sahip çıkan ve direnen taraftarlarımızın olduğunu görmek gurur vericidir. Rakipler, basın, seyirciler ve kendi yönetimimiz elbirliği ile Fenerbahçe değerlerini yok etmeye çalışırken "yeter ulan, siz kimsiniz ? Fenerbahçeye dil uzatanın dili kesilir, el uzatanın eli kırılır" diyebilen birileri dün çıkmıştır. Geçmişte çıktı, yarın da çıkacaktır.

100 yıllık camiamıza küfürler eden, hakaretler eden, tehditler savuran 2 zibidi dün parkeyi yalamıştır yedikleri yumruklar, tekmeler sonrası. Yönetim soramazsa hesabı, oyuncu kesemezse cezayı hiç kimse heveslenmesin bitti Fenerbahçelilik diye... Bu tribünün ölüsü bile Fenerbahçeye hakaret edenleri bulur ve cezalandırır.