Football is for you & me, not for fucking industry

11 Aralık 2010 Cumartesi

Elveda Mı Dedi Birisi?

Birileri son yıllarda bilmem kaçıncı defa Ali Sami Yen Stadı'na veda ediyorlar. O birileri "ulan veda ediyoruz ama ya yine bir aksilik olur ve geri dönersek" diye de düşünüyorlar. Elbette yıllarını geçirdiler o stadyumda. Son yıllarını tek başlarına yaşadılar ya o yüzden sandılar ki orası kendilerinin, orası dedelerinden miras onlara. Bu sanılarla şimdi yine benzer bir mevcudiyet süreci geçiren yeni stadyuma gidiyorlar. Gitsinler yolları açık olsun. Bu ülkede böyle siyasetçiler, böyle beleşçiler oldukça, onlar daha çok veda eder merhaba derler. Ha "koskorcuk ne der, neden bu konuyu açar" diyenlere yazıyorum... 
Okuyunuz:
1972 yılında Gayrettepe'de doğdum. Sokaklarda oynarken her ağacın ilk dalından o stadı gören bir mesafede büyüdüm. Babam beni ilk maçıma o stada götürdü 1977. İkinci maçıma ise İnönüye. Benim Ali Sami Yen'e  içerden bakışımın ilk senesiydi 1977. Sonra 1990 yılına kadar Fenerbahçe + İnönü stadlarında gittiğim maç kadar ve belki daha fazlasına Ali Sami Yen'e gittim. Sarıyer oynardı giderdim, Rize gelirdi giderdim, Trabzon oynardı giderdik, Fenerbahçemizi hiç kaçırmadık o seneler. Milli maç olur oradayız. 23 Nisan-19 Mayıs biz tribünde. Ordu Milli, Genç Milli, Zeytinburnu, Bakırköy, Sezon Açılışı, Konserler hep Ali Sami Yen stadındayız. Avrupa kupası maçı mı var oynayan kim olursa olsun biz Ali Sami Yen'deyiz. Emin olun şu an Galatasaray tribününü kovalayanların çoğundan fazla ben Ali Sami Yen'de maç ve gösteri izlemişimdir. Biz mahallemizin stadı bilirdik orayı. Küçük kardeşlerimizi ellerinden tutar, kapı demirlerinden tırmandırır, tuvalet camından stada sokardık. Tribün kapma operasyonlarında mahallemizin stadında ve çevresinde ne olsa yakın olmaya gayret ederdik. Gayrettepeye veda edişimizle eş zamanda Ali Sami Yen'e de ufaktan veda etmiştik. Sonra Fenerbahçemiz için defalarca gittik oraya. Son iki yılda onuda bıraktık. Yani ben Ali Samiyen'de son iki Gs-Fener maçını ve Kasımpaşa-Fener maçını izlemedim. Ama arada Gs-Buca ve Konya-KSK maçlarına gittim. Demek ASY ye son girişim yaz başıymış. E hesapla o zaman 2010-1977=33 YIL... Hoşçakal Ali Sami Yen stadı... 4-1 den 4-4, 3-0 dan 4-3, Fatih Terim'in ilk senesi 0-4, Su ve pet şişe yağmuru altında 1-2...Say say bitmez. Ve bilir misiniz hiç bir Galatasaraylı o staddan bizden daha mutlu çıkamamıştı 2006 Mayısında bir akşam hariç. Ve bilir misiniz hiç bir Fenerbahçeli o akşam hariç hayatında hiç o kadar mutsuz olmamıştı. Ben o akşam Denizli dönüşünde çok istemiştim o stadı yakıp yıkmayı. Belki de tam olarak o akşam kalpten ve içtenlikle veda etmiştim Sami Yen'e. Beni o stada babam götürmüştü. Ben de kardeşimi götürmüştüm. Biz Fenerbahçeliyiz. O stada isim olarak ASY deseler ve logolarını assalar da kapısına bizim Gayrettepemizin semt stadıydı orası. Ve orada Fenerbahçemizle tanışmıştık. Ne! Elvada mı dedi birisi!?

6 Aralık 2010 Pazartesi

Salon Sizi Çağırıyor

Bir gün bakıyorsunuz zaten sözleşmesi devam eden bir kadın basketbolcumuz üç yıllık yeni sözleşmeye imza atmış. Bir başka gün bakıyorsunuz "Fenerbahçe'den ayrılıp düşman camiada takılmış" başka bir oyuncu uzun sözleşmelerle geri dönmüş. Gözümüz yok kazandıklarında. Kazansınlar. Helal olsun. Karşılık olarak oyunlarıyla, davranışlarıyla, başarılarıyla camiamıza, basketbolumuza katkıda bulunsunlar yeter. Fenerbahçe kadın basketbol takımını efsane haline getiren isimler bugün aktif olarak basketbol oynamasalar bile oyuncu yetiştirme, menajerlik gibi hizmetlerle yollarına devam ediyorlar. O isimler A Takımda oynarken, kupalar-şampiyonluklar kazanırken her zaman mütevaziydiler. Mutlaka zaman ayırıp alt yapılara desteğe, genç takımlara moral vermeye gelirlerdi. Caferağa spor salonuna Genç ve Yıldız takım maçlarına gidenler Arzu Özyiğit, Serap Yücesir, Nalan Ramazanoğlu gibi isimleri tribünde görürlerdi. Kendilerinden sonra geleceklere moral vermek, destek olmak, onları motive etmek için zaman ayırırlardı efsane kaptanlar. Fenerbahçe camiasından maddi-manevi olarak aldıklarına karşılık kupalar, şampiyonluklar getirmek yetmezdi onlara. Onlar basketbol sevdalısı ve hepsinden önce mütevazi insanlardı. Bu akşam Caferağa'da Fenerbahçe ve Galatasaray genç bayan takımları lig maçı yaptılar.


Maçı A Takımımızın antrenörü László Rátgéber, yardımcı antrenörlerimizden Ernest Radjen, Takım Menajerimiz Didem Akın, A Takım oyuncularımız Penny Taylor ve Diana Taurasi de izlediler. Yıllar sonra A takım oyuncuları tribünde yer aldılar. 


İsimlere dikkat ediniz: Diana Taurasi ve Penny Taylor. Sahada mücadele eden iki takım oyuncuları için son derece heyecan verici isimler. Salona girdikleri anda tribünde bulunan alt yapı oyuncuları, aileler ve az sayıda basketbolsever ayakta alkışladı bu isimleri. Dünya kadın basketbolunun zirvesindekiler bir genç takım maçındaydılar. O tribünler böyle bir maçta daha önce Arzu, Serap, Nalan kaptanları görmüştü. Şimdi ise Taurasi ve Penny oradaydılar. 

Gözlerimiz çok zamandır böyle maçlarda Birsel, Meral, Nevriye gibi yıllardır camiamızda olan isimleri arar dururdu. Biliyoruz o isimlerin umurunda değil genç takımlar, genç oyuncular.  Penny ve Taurasi salona geleceği için kendisinide genç maçına gelmek zorunda hisseden kadın takımımızın kadın menajerine sormak lazım: Birsel, Nevriye, Meral neden gelmezler? Ya da neden getirmezsiniz? Hadi onları geçelim siz neden gelmezsiniz? Bu çocukların yanında olmak çok mu ağır, çok mu zor geliyor? 

Fenerbahçe'den aldıklarınıza karşı sadece kupa ve şampiyonluk yaşatınca yetiyor mu? Basketbola borcunuz yok mu? Gençlere borcunuz yok mu? Kadın basketbolunun geleceğine karşı sorumluluk hissetmiyor musunuz? Alex De Souza voleybol maçına giderken sizler kendi branşınızın genç maçına gitmekten neden kaçıyorsunuz? Korkmayın, o gençler sizin tahtınızı elinizden almaz, sizin kazancınıza ortak olmaz. Siz gider, destek verir, motive ederseniz işte o gençler sadece gelecekte basketbola hizmet etmeyi düşündüğünüz/düşüneceğiniz (ekmeğinizi basketboldan kazanmayı sürdüreceğiniz) günler için sizlere faydalı olurlar. Fenerbahçe için değil, bizim için değil sadece ve sadece basketbolun geleceğinde yer almak durumundaki sizlerin, kendiniz için bir Fenerbahçe-Galatasaray genç maçına gelmemenize sebebiyet veren çok geçerli mazeretleriniz olmalı. O mazeretleriniz sadece bu akşam için geçerli olmamalı, geçen akşam içinde yetmez, geçen sezon ki akşamlar ve ondan önceki sezonların gelinmemiş akşamları için geçerli bir mazeret olmalı. Salonlar sizi bekliyor. Unutmayın basketbolu bırakıp tribünde oturacağınız günler çok uzak değil. Sahada daha iyi bir basketbol görebilmek için şimdiden gidin. KORKMAYIN. KAÇMAYIN. 

Aleksis Grigoropulos, Hepimiz 16 Yaşındayız


Yunanistan'da polislerce katledilişinin üzerinden iki yıl geçti.
Aleksis Grigoropulos 
Hepimiz 16 Yaşındayız.
Dün Pana taraftarları Alexis'i unutmadıklarını bir kez daha gösterdiler.
Avrupa'da Yunanistan konsoloslukları Alexis için işgal edildi.

Kardeşimsin Alexis