Football is for you & me, not for fucking industry

6 Aralık 2010 Pazartesi

Salon Sizi Çağırıyor

Bir gün bakıyorsunuz zaten sözleşmesi devam eden bir kadın basketbolcumuz üç yıllık yeni sözleşmeye imza atmış. Bir başka gün bakıyorsunuz "Fenerbahçe'den ayrılıp düşman camiada takılmış" başka bir oyuncu uzun sözleşmelerle geri dönmüş. Gözümüz yok kazandıklarında. Kazansınlar. Helal olsun. Karşılık olarak oyunlarıyla, davranışlarıyla, başarılarıyla camiamıza, basketbolumuza katkıda bulunsunlar yeter. Fenerbahçe kadın basketbol takımını efsane haline getiren isimler bugün aktif olarak basketbol oynamasalar bile oyuncu yetiştirme, menajerlik gibi hizmetlerle yollarına devam ediyorlar. O isimler A Takımda oynarken, kupalar-şampiyonluklar kazanırken her zaman mütevaziydiler. Mutlaka zaman ayırıp alt yapılara desteğe, genç takımlara moral vermeye gelirlerdi. Caferağa spor salonuna Genç ve Yıldız takım maçlarına gidenler Arzu Özyiğit, Serap Yücesir, Nalan Ramazanoğlu gibi isimleri tribünde görürlerdi. Kendilerinden sonra geleceklere moral vermek, destek olmak, onları motive etmek için zaman ayırırlardı efsane kaptanlar. Fenerbahçe camiasından maddi-manevi olarak aldıklarına karşılık kupalar, şampiyonluklar getirmek yetmezdi onlara. Onlar basketbol sevdalısı ve hepsinden önce mütevazi insanlardı. Bu akşam Caferağa'da Fenerbahçe ve Galatasaray genç bayan takımları lig maçı yaptılar.


Maçı A Takımımızın antrenörü László Rátgéber, yardımcı antrenörlerimizden Ernest Radjen, Takım Menajerimiz Didem Akın, A Takım oyuncularımız Penny Taylor ve Diana Taurasi de izlediler. Yıllar sonra A takım oyuncuları tribünde yer aldılar. 


İsimlere dikkat ediniz: Diana Taurasi ve Penny Taylor. Sahada mücadele eden iki takım oyuncuları için son derece heyecan verici isimler. Salona girdikleri anda tribünde bulunan alt yapı oyuncuları, aileler ve az sayıda basketbolsever ayakta alkışladı bu isimleri. Dünya kadın basketbolunun zirvesindekiler bir genç takım maçındaydılar. O tribünler böyle bir maçta daha önce Arzu, Serap, Nalan kaptanları görmüştü. Şimdi ise Taurasi ve Penny oradaydılar. 

Gözlerimiz çok zamandır böyle maçlarda Birsel, Meral, Nevriye gibi yıllardır camiamızda olan isimleri arar dururdu. Biliyoruz o isimlerin umurunda değil genç takımlar, genç oyuncular.  Penny ve Taurasi salona geleceği için kendisinide genç maçına gelmek zorunda hisseden kadın takımımızın kadın menajerine sormak lazım: Birsel, Nevriye, Meral neden gelmezler? Ya da neden getirmezsiniz? Hadi onları geçelim siz neden gelmezsiniz? Bu çocukların yanında olmak çok mu ağır, çok mu zor geliyor? 

Fenerbahçe'den aldıklarınıza karşı sadece kupa ve şampiyonluk yaşatınca yetiyor mu? Basketbola borcunuz yok mu? Gençlere borcunuz yok mu? Kadın basketbolunun geleceğine karşı sorumluluk hissetmiyor musunuz? Alex De Souza voleybol maçına giderken sizler kendi branşınızın genç maçına gitmekten neden kaçıyorsunuz? Korkmayın, o gençler sizin tahtınızı elinizden almaz, sizin kazancınıza ortak olmaz. Siz gider, destek verir, motive ederseniz işte o gençler sadece gelecekte basketbola hizmet etmeyi düşündüğünüz/düşüneceğiniz (ekmeğinizi basketboldan kazanmayı sürdüreceğiniz) günler için sizlere faydalı olurlar. Fenerbahçe için değil, bizim için değil sadece ve sadece basketbolun geleceğinde yer almak durumundaki sizlerin, kendiniz için bir Fenerbahçe-Galatasaray genç maçına gelmemenize sebebiyet veren çok geçerli mazeretleriniz olmalı. O mazeretleriniz sadece bu akşam için geçerli olmamalı, geçen akşam içinde yetmez, geçen sezon ki akşamlar ve ondan önceki sezonların gelinmemiş akşamları için geçerli bir mazeret olmalı. Salonlar sizi bekliyor. Unutmayın basketbolu bırakıp tribünde oturacağınız günler çok uzak değil. Sahada daha iyi bir basketbol görebilmek için şimdiden gidin. KORKMAYIN. KAÇMAYIN. 

Hiç yorum yok: